Aşağıdan videomuzu izleyebilirsiniz..
Edebiyat Tarihi
10 Aralık 2016 Cumartesi
9 Aralık 2016 Cuma
Edebiyat Tarihi Nedir?
Edebiyat ve tarih, iki ayrı bilgi alanı / bilim dalı olmasına karşın, ikisi birlikte düşünüldüğünde bir milletin yazınsal (edebî) gelişiminin, tarihsel boyutuyla ele alınması gerekmektedir. Bunun için edebiyat tarihi, milletlerin yüzyıllar boyunca oluşturduğu edebî eserlerini inceler, ait olduğu milletin duygu ve düşüncede aldığı yolu nesnel olarak değerlendirir. Bunu yaparken de bilimsel araştırma yöntemlerini kullanır. “Edebiyat tarihi“, Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlük’ünde “Bütün edebî hareketleri ve dönemleri, yazarları, şairleri, dil ve üslup özelliklerini açıklayan bilim dalı veya kitap, yazın tarihi. Örnek: Edebiyat tarihinde ise onun adına hiçbir türlü rastlayamazsınız. S. Birsel” olarak tanımlanmaktadır.
Edebiyat tarihinin konusu edebî eser ve o eseri oluşturan sanatçıdır. Edebî eser, ait olduğu toplumun duygu ve düşüncelerini yansıttığı gibi yazıldığı dönemin tarihî izlerini de yansıtan birer belge niteliğindedir. Edebiyat tarihine konu olan sanatçılar incelenirken ait olduğu toplumun özellikleri, tarihî ve sosyal olaylar, dikkate alınır.
Edebiyat tarihi, milletlerin duygu ve düşünce hayatını tanımada önemli bir rol oynar. Milletlerin hayata bakışı, düşünüşü, duyguları edebî eserler yardımıyla öğrenilir.
Edebiyat tarihçisi, şair ve yazarları, edebî akımları, edebiyatın geçirdiği değişme ve gelişmeleri inceler. Bunu yaparken edebî esere, eseri ortaya koyan şair ya da yazara ve dönemin özelliklerine bakar. Eserin oluşumundaki bir başka etken de sanatçının yaşadığı sosyal çevredir. Edebî eser incelenirken aynı dönemde ortaya konmuş diğer eserlerin de bilinmesi ve karşılaştırılması sanatçı ve eserin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
Biyografya, bibliyografya, filoloji, sosyoloji, psikoloji, edebiyat tarihinin faydalandığı bilim dallarından bazılarıdır.
Edebiyat tarihi alanında ilk çalışmayı İtalyan tarihçisi Vico (1688-1744) yapmıştır. Klasik edebiyat döneminde şairlerin kısa hayat hikâyelerinin anlatıldığı şuara tezkireleri, edebiyat tarihinin yerini tutuyordu. Ülkemizde edebiyat tarihi özelliği taşıyan ilk çalışma 1889′da Abdülhalim Memduh’un yazdığı Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye’dir. Bilimsel çalışmalara dayanan edebiyat tarihi 1928′de Fuat Köprülü tarafından yazılmıştır. Daha sonra Agâh Sırrı Levend.Ali NihatTarlan.AhmetHamdiTanpınar, Nihat Sami Banarlı, Rauf Mutluay, Mahir Ünlü, Vasfi Mahir Kocatürk, Şükran Kurdakul, Ahmet Kabaklı gibi edebiyat tarihçileri yetişmiştir.
Edebiyat ve Tarih İlişkisi
Edebiyat tarihi, medeniyet tarihinin en önemli kısmıdır. Bir milletin uzun asırlar esnasında geçirdiği fikrî ve hissî gelişmeyi belirten bütün kalem ürünlerini inceleme ile onun manevi hayatını, gerçekte olduğu gibi tasvire çalışır.
Bir milletin edebiyatı, millî ruhu ve millî hayatı göstermek için en samimi bir ayna sayılabilir. "Bir millet, hayatı nasıl görüyor? Nasıl düşünüyor? Nasıl hissediyor?" Biz, bunu en doğru ve en canlı olarak o milletin fikir ve kalem ürünlerinde bulabiliriz.
Edebiyat, toplumun bir kurumu olmasından dolayı, kendisini meydana getiren toplumun diğer kurumlarıyla bağlı ve onlarla ahenklidir. Hakikaten, bir milletin coğrafi çevresiyle, sonra iktisadi, dinî, hukuki, ahlâkî, bedii, siyasi hayatıyla edebiyatı arasındaki bağlantılar çok açıktır.
Geçmiş zamanlara ait bir edebî eseri layıkıyla ve tarihî manâsıyla anlamak için, önce o devrin genel hayatını, yaşayış ve düşünüş tarzlarını, o devir insanlarının hayat ve evren hakkında neler bildiklerini öğrenmemiz gerekir. Demek oluyor ki edebiyat tarihi, bir milletin coğrafi çevresini, din, hukuk, ahlak, iktisat, güzel sanatlar gibi kurumlarını ve siyasi hayatını genel yapısıyla gösteren medeniyet tarihinin ya da genel ve yaygın anlamıyla "tarih"in çerçevesi içinde incelenmelidir. Filoloji yani "Lisaniyat" ve tarih üzerine dayanmadan edebiyat tarihi meydana getirilemez.
Bir "şaheser"i incelemedeki amacımız, o milletin edebî gelişmesini gereği gibi ve doğru olarak anlamak içindir. Çünkü bir "şaheser", neticede mutlaka "toplumsal bir ülkünün ifadesidir."
Dâhiler, mensup oldukları toplumun bugünkü veya gelecekteki bir ülküsünü başarıyla temsil eden insanlar olmak bakımındandır ki edebiyat tarihinde başlıca hedef olurlar.
Anket
Aşağıdaki resime tıklayarak anketimize ulaşabilirisiniz..
Aşağıdaki bağlantıdan anket sonuçlarını görebilirsiniz
Aşağıdaki bağlantıdan anket sonuçlarını görebilirsiniz
Kaydol:
Yorumlar (Atom)







